30 Mart 2009 Pazartesi

ANNE EMZİRME ÖRTÜSÜ

Anneler için herşey düşünülmüş. İnternette rastladığım harika bir ürünü sizlerle paylaşmak istedim. Seyahatte veya kalabalık ortamlarda bebeğinizi kolayca emzirebilirsiniz. Renk renk, desen desen bu ürünleri sevil bebe veya mycey den alabilirsiniz.









Bu da bizim sevil bebenin ürünü....











ANNE SÜTÜ

BEBEĞİNİZE VERECEĞİNİZ EN GÜZEL HEDİYE ANNE SÜTÜDÜR...


Bebeğiniz için en uygun besin, anne sütüdür. Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin tüm gereksinimlerini karşılayan, bebeğin sindirim sistemine göre ayarlanmıştır.
  • Anne sütünün sindirimi kolaydır, anne sütü sindirime yardımcı aktif enzimler içerir.

  • Anne sütünün enfeksiyonlardan koruma özelliği vardır.

  • Bu süt her zaman sterildir, ısı derecesi idealdir.

HEMEN EMZİRİN!!!

Doğumdan sonraki ikinci-dördüncü günlerde meme bezleri tamamen aktif hale gelir. Memeleriniz ödemli ve ağrılı olabilir. Erkenden emzirmeye başlamalısınız, bebeğinize çok eşsiz bir hediye sunmuş olursunuz.

ANNE SÜTÜNÜN BEBEĞE FAYDALARI:
  • Anne sütünün çene ve diş gelişmesinde olumlu rolü vardır.

  • Anne sütü, anne ile bebek arasındaki psikolojik bağı kuvvetlendirir.

  • Anne sütü alan bebekler daha az ağlarlar.

  • Anne sütünün sindirimi kolaydır, alerji yapmaz ve büyüme için gerekli aminoasitleri içerir.

  • Anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal, zatüre ve orta kulak iltihabı daha az görülür.

  • İlk 4 ayda, anne sütünde yüksek yoğunlukta antikor bulunur.

  • Birinci derece akrabalarınızda diyabet olan (mesela benim annemde olduğu gibi) ailelerde ilk bir yıl inek sütü veya inek sütü bazlı formül mama verilmemesi önerilir.


BEBEĞİ EMZİRMEYE BAŞLAMADAN;

  • Anne, ellerini su ve sabunla yıkamalı,
  • Meme başları kaynamış soğutulmuş su ile silinmeli,
  • Bebeğin altı temiz olmalı,
  • Sağlığınız için memeleri destekleyici özel çamaşır kullanın. Ve çok sıkı olmamasına dikkat edin.
  • Taze yeşil lahana yaprağı memeye uygulayıp ağrıyı ve sertliği giderebilirsiniz.

AŞKLAR NEDEN NEFRETE DÖNÜŞÜR?

"Bizi ancak ölüm ayırır." diyen nice çiftler, "Yüzünü ölene kadar görmek istemiyorum." demeye başlıyor. Bu çiftler bu duruma nasıl geliyor? Aralarındaki o büyük sevgi neden nefrete dönüşüyor? Sevgilerin alev topu gibi parlayıp sönmemeleri için nelere dikkat etmeleri gerekir.


1) "Ben" değil, "biz" deyin: Evlilikteki mutluluğun şifresi "biz" kelimesidir. Evlendikten sonra eşler, başına buyruk yaşamamalıdır. Eşler evlilik kitabından "bana ne" kelimesini çıkarıp, "Biz ne yapabiliriz?" cümlesini koymalıdır. Çünkü "biz" bir aileyi, bir bütünlüğü ve beraberliği simgeler.
2) Mutlu olmaya odaklanın: Mutlu olmaya karar verin. Kendinizi ve eşinizi mutlu etmenin yollarını araştırın. Bu konuda yazılan kitapları okuyun. Aklı başında deneyimli büyüklerinize danışın. İçinden çıkamadığınız bir probleminiz varsa psikolojik destek alın.
3) Sorumluluğunuzu bilin: Evliliğin can damarı eşlerin sorumluluklarını bilmeleridir. Her eş kendine düşen sorumluluğu yerine getirdiğinde o ailede mutluluk duvarı kendiliğinden örülür. Aksi takdirde o ev ağlama duvarına döner.
4) Pozitif düşünün: Eşinizle aranızda geçen bir anlaşmazlık veya tartışmada onu gözünüzde küçültmeyin. Kötülüklerini sıralamak yerine güzel yönlerini ve huylarını hatırlayın. Bir insan olduğunu hata yapabileceğini varsayın. Unutmayın, "Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır."
5) Basit şeylere takılmayın: Her evlilikte mutlaka birtakım sıkıntılar olur. Kimi insanlar günlerce o basit olayı gözlerinde büyütür. Oysa hayat basit olayları düşünecek kadar uzun olmadığı gibi; tasalanmaya değmeyecek kadar da kısadır.
6) Hayatınızda boşluk bırakmayın: Hayatta yapacak şeyleri olmayanlar, oturup problem üretirler. Boş zamanlarını o problemi konuşarak doldururlar. O boşluğu kitap gazete okuyup, okuma programlarına katılarak doldurun. Zihniniz dolu olduğunda eşinizin kontrolsüz söylenmiş sözlerini kuruntu yapmazsınız.
7) Olaylardan ders alın: Yaşadığınız olaylardan ders alın. Kim nerede ne hata yapmış bunu vicdanınıza sorun. Şayet siz haksızsanız hatanızı kabul ederek aynı hataya düşmeyin. Eşiniz haksızsa onun haksızlığının üzerinde durmayın.
8) Tenkitten uzak durun: Darda kaldığınız zaman hemen eşinizi tenkit ipiyle boğmayın. Tenkit tıpkı bir çalı gibi eşinizin yüreğini parçalayıp kanatır.
9) Geçmişin kötülüklerini unutun: Mazinin kötülüklerini tozlu raflara kaldırın. Nasıl olsa elemi gitmiş lezzeti kalmıştır. Üzülmekle o acıları değiştiremediğiniz gibi; eşinizi de kendinizi de harap edersiniz. Geçmişin acılarına harcadığınız enerjiyi gelecek için harcayın.

19 Mart 2009 Perşembe

BONBONLU KURABİYE:)



Malzemeler :
1 su bardağı toz şeker
200 gr.margarin
2 su bardağı un
1 yumurta
1 paket vanilya
Hazırlanışı :
Karıştırma kabına margarini,toz şekeri,unu,1 adet yumurtayı,1 çay kaşığı vanilayayı ilave edin.Tüm malzemeleri eliniz ile yoğurun.Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edin.Hamurdan kurabiye kalıpları yardımıyla şekliller verin.

Fırın tepsisine kurabiyeleir yerleştirin.Bir ucuna çöp şiş batırın.Hamurların üzerine draje şeker veya kuru kayısı,kuru üzüm isteğinize bağlı olarak çeşitli malzemeler ile tatlandırabilirsiniz.
Önceden ısıtılmış 175 derecelik fırında yaklaşık 10 dakika pişirin.
OKTAY USTAM'DAN...

18 Mart 2009 Çarşamba

CEVİZLİ EKMEK

Cevizli EKMEK
· 5 su b.un
· 1 p.yaşmaya
· 1 yumurta
· 1 çay b.süt
· yarım çay b.sıvıyağ
· 2 çorba k. toz şeker
· 1 tatlı k.tuz
· 1 su b.ceviz
· aldığı kadar ılık su

Hazırlanışı :
Ekmeği için karışırma kabına unu alın. Ortasını açın içine maya, süt, sıvıyağ, yumurta akı ve tuz ekleyerek orta kısımdan itibaren alabildiği kadar ılık su ile hamuru yoğurun. Hamura iri kırılmış cevizi de ekleyin. Hamur hazır olunca bir süre mayalandırın.Daha sonra ekmeğinizi 180 derecede pişirin.

Oktay Ustam'ım tariflerinden. Dün yaptım ve çok lezzetli oldu. Aynı pastane pidesi gibi...

CENİN PSİKOLOJİSİ



Yeryüzünde her bir saniyede binlerce bebek dünyaya gelir. Hayat ile bu kadar iç içe olan bu mucizevî hadise, insanoğlu için sıradışı hisler uyandırır. Hiçbirimizin hatırlamadığı ama hipnoz altında belli bir aya kadar hatırlanan doğum öncesi dönem, sırlarla doludur. Anne karnında 40 hafta bekleyen insan-oğlu, nispeten dar ve sınırlı bir ortamdan bu dünyaya adım atar. Dünya hayatını bitirenler, aynen ana rahminde doğum için bekledikleri gibi, yeniden yaratılmak için kabirde beklerler. Ana rahmi ile kabrin bu açıdan benzerliği vardır.
İnsanoğlu ana rahmindeki gelişmesini tamamlayıp doğum ile birlikte hayata ilk adımlarını attığında, onun için ölüme kadar geçecek yeni bir hayat başlar. Doğum ile birlikte bebek ilk defa nefes alır, ilk defa bir ışık görür ve ilk önce onu dünyaya getiren annesi ile kucaklaşır. Hesap için haşredilen insanoğlu dünyadaki durumuna göre ilk defa cenneti veya cehennemi, ebedî hayatı ve Yüce Yaratıcı'nın cemâlini görür. Anne karnında çocuğun mâruz kaldığı biyolojik ve psikolojik hadiselerin, onun bütün hayatına tesir ettiğini iddia eden bilim adamları vardır. Ana rahminde şahsın beden yapısı, doğuştan bir hastalığı olup olmayacağı, mizaç özellikleri ve zekâ kapasitesi gibi onun için hayatî öneme sahip birçok özellik şekillenir. Doğumla birlikte gelişme süreci başlıyor gibi düşünülse de, insanın büyün hayatı anne karnındaki gelişmesi temel olmak üzere, doğumdan sonraki ilk beş yılda büyük ölçüde şekillenir. Bir başka deyişle doğumdan sonraki ilk beş yıldaki gelişmelerin (dolayısıyla hayatın) menfi veya müspet seyri de bir yönden anne karnındaki biyolojik ve psikolojik gelişmeye bağlıdır.Belli bir dönemden sonra ceninin dıştaki hâdiselerden etkilendiği ve anne karnındaki canlının da psikolojik bir yapısı olduğu tespit edilmiştir. Cansız bir et parçasından çıkıp canlı bir hâle gelmesi, ona ruhun üflenmesi ile olur. Bu safhadan sonra artık duygular, düşünceler ve davranışlar gelişmeye başlar. 5. haftadan itibaren şekillendirilmeye başlanan beyin korteksi, insan olma yolunda hareket, düşünme, konuşma, plân yapma kabiliyetlerinin yavaş yavaş gelişmesi için sebep olarak görülür. 9. haftadan itibaren cenin hıçkırabilir ve gürültüye tepki verebilir. 12. haftadan itibaren ağrıya duyarlı, yeri geldiğinde ağlayan bir cenin haline gelir. 5-6. aylarda işitmeyle annesinin sesini tanımaya başlar ve anne sesi ile sakinleşir. Kapı sesi veya araba kornası gibi seslerde ana rahmindeki bebeklerde irkilme olur.Günün yaklaşık % 90'ını uyuyarak geçiren cenin, 32. haftadan itibaren REM uykusu (hızlı göz hareketleri) ile birlikte rüya görmeye ve bu esnada hızlı göz hareketlerini yapmaya başlar. Anne karnındaki bebeğin gülümsemesi ve bazı davranış şekilleri modern görüntüleme âletleri sayesinde daha iyi anlaşılmıştır. Görme, bebekte en son gelişen duyudur. Anne karnı tamamen karanlık değildir. Annenin organları ışığı çok az geçirebilir. Flaş veya parlak ışık altındaki annelerin bebeklerinde ışık uyarısına cevap oluşabilmektedir. Ancak doğuma kadar tam olarak hazır olmayan görme duyusuna fazla uyaran yapılmasının retinaya hasar verebileceği bilinmektedir. Bu yüzden hâmilelerin çok güçlü ışıklara mâruz kalmaması, bebeklerinin göz sağlığı açısından çok önemlidir. Eğer bebek anne karnında iken görmeye de başlasaydı çoğu zaman bir karanlık görecekti. Anne karnında bebeğin gelişiminde destek olacak temel uyaranlar; işitme ve hissetme duyularıdır. Bu durumda annenin psikolojisi ve içinde bulunduğu ortam doğrudan anne karnındaki bebeğe tesir eder. Anne güldüğünde, bebek ana rahminde yukarı doğru yönelir ve aşağı-yukarı bir şekilde hızlı hızlı hareket eder. Cenin uyanık veya uykulu olsa bile saatte yaklaşık 50 kere hareket eder. Annenin stresli olduğu zamanlarda, ceninin kalb atışlarının hızlandığı ve hareketlerinin arttığı bilinir. Annede olabilecek depresyon, endişe ve uyum problemleri, anne karnındaki bebeğin etkilenmesine sebep olur. Bu yüzden, ana rahminde gelişen bebeğin dış dünyadan müteessir olduğu ve anne psikolojisinin bebeğe yansıdığını düşünerek, hamilelik döneminin sağlıklı ve rahat bir psikoloji ile geçirilmesi gerekir. Anne karnındaki bebeğin, annenin huzuru ve rahatlığı ile desteklenmesi gerekir. Hisseden, kısmen gören ve işiten ceninin öğrenme ve hatırlama özellikleri gelişir. Bu öğrenme farkında olmadan, otomatik şekildedir. Dış dünyadaki tesirlere karşı reaksiyonları, tavır ve tutum olarak görülür. Meselâ, tekrarlanan gürültülü sese veya annenin sesine karşı tavrı, en önemli öğrenme şeklidir. Anne karnına karşı verilen farklı seslerde bebeğin parmak emme hızı farklı olmakta, bebek doğduğunda anne sesini yabancılardan ayırt etmektedir. Bu tespit, öğrenme ve hafıza ile ilgili önemli bir bulgudur. Bebeğin kalb atışları tanıdık kişilerin sesi ile yavaşlarken, yabancı kişilerin sesi ile tekrar eski haline dönmektedir. Doğacak bebeğin şahsî özellikleri, anne karnındaki ceninin hareketleri ile kısmen önceden tahmin edilebilmektedir. Anne karnında çok hareketli olanların daha çabuk sinirlenen bebekler olduğu görülmüştür. Aynı zamanda bebeklerin biyolojik ritmi; annenin yemesi, hareketleri ve uyku-uyanıklık hallerinden etkilenmektedir. Aşırı stresli annelerin bebekleri, normalden daha aktif olmaktadır. Başka bir çalışmaya göre ise, iyi beslenen, az stresli ve toksin almayan anneler hamilelik dönemlerinde cenin ile yeterli miktarda konuşurlar, rahatlatıcı sesler oluştururlar ise, çocukları daha zeki, konuşma kabiliyeti daha iyi, hareketleri daha dengeli ve sosyal olarak daha uyumlu olmaktadır.1 Ancak bu görüşler, henüz başka çalışmalar ile desteklenmemiştir.

Sağlıklı bir cenin psikoloji için yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

  1. Çocuk sahibi olmak için ebeveynler istekli olmalı,
  2. Ebeveynler, düzenli olarak doktor kontrolünden geçmeli,
  3. Anne, alkol ve diğer toksinlerden uzak durmalı,
  4. Aile olarak ortak zaman geçirmeli,
  5. Anne, stres ve sıkıntılı ortamdan mümkün olduğunca uzakta bulunmalı,
  6. Anne ve baba, bebeği tam olarak kabullenmeli,
  7. Annenin hamilelik dönemi boyunca psikolojisi sağlıklı ve huzurlu olmalı,
  8. Anne ve baba, bebek konusunda cinsiyet beklentisine girmemeli,
  9. Hamilelik süresince anne mümkün olduğunca sakin bir ortamda bulunmalı,
  10. Annenin çevresinde, çocuğun sakinleşebileceği sesler oluşturulmalı,
  11. Anne, aşırı fizikî faaliyetlerden kaçınmalı,
  12. Anne, aşırı korku ve endişeden uzak durmalı,
  13. Bilhassa 5. aydan itibaren anne, karnındaki bebeğe yeri geldiğinde konuşarak, yeri geldiğinde dokunarak alâka ve muhabbet mesajları vermeli,
Anne dengeli beslenmeli,
Anne, ağır ve stresli işlerde çalış-mamalı.

Ceninin psikolojisi ve anne karnındaki gelişme göz önüne alındı-ğında, insanoğlunu sadece arzular ve arzuların doğurduğu davranışlardan ibaret olarak görmenin ne kadar yanlış olduğu anlaşılır. Anne karnındaki bebeğin bile duygularının olması, hissetmesi ve buna bağlı olarak davranışlarının meydana gelmesi, insanın bedeni ve ruhu ile birlikte hayatın başlangıcında bile, ne kadar mükemmel ve kompleks bir yaratık olduğunu gösterir. İnsanı sadece yeme, içme, yok etme ve üreme fonksiyonları olan bir canlı olarak görmek, kişinin kendine yapabileceği en büyük haksızlıktır. İnsanoğlunun ana rahmindeki serüveni ve ceninin bir psikolojik yapısının olması insanın yaratılışı hakkında önemle düşünülmesi gerektiğini göstermektedir.Ana rahminde gelişen hâdiselerin bu kadar mükemmel ve ibret verici olması ve her şeyin bu kadar kusursuz işlemesi, Yüce Yaratıcı'nın büyüklüğü ile birlikte anneliğin ne kadar mesuliyetli bir iş olduğunu da açıkça gösterir. Bir tek hücreden başlayarak yaratılan trilyonlarca hücreye sahip canlının hayatının sıradan bir hadise olmayıp, hatasız işleyen bir saat gibi, her bir çarkın hikmetli sonuçlara vesile olarak döndüğünü görüyoruz. Bu bilginin şuuruna sahip anne adaylarının dünyaya gelmesi mukadder olan yavrularını hayata hazırlarken içinde yaşadıkları maddî ve mânevî atmosfere daha dikkat etmeleri yanında, baba adaylarının da bu hususta onlara yardımcı olmaları, sağlıklı bir nesil için önemli bir husus olarak görülebilir.
Dr. Hasan AYDINLI - Sızıntı Dergisi

17 Mart 2009 Salı

HOŞGELDİMMMM

BUGÜN BLOGA KATILMIŞ OLDUM... ALLAH HAYIRLI EYLESİN.
BLOGUMDA ÜZÜNTÜLERİM, SEVİNÇLERİM, HAYAL KIRIKLARIM, ŞİİRLERİM, YAZILARIM, TARİFLERİM YANİ HERBİŞEYİMİ PAYLAŞACAĞIM...