Bu aralar hep eskiler geliyor aklıma hiç aklımdan çıkartmadığım eskiler... Eski demek hakaret gibi geldi dostlar eski değil zaman eski sadece...
Tavuk kızarttığım zaman, çalacak bir kapıya ihtiyaç duyduğumda aklıma Türkanım geliyor ve ardından iki damla gözyaşı.
Çiyelek (çilek) mürebbesi (reçel) yediğim zaman aklıma canım dostum Vüsaylem(vüsale) geliyor ve gözyaşı.
Kaşarlı yumurta yapınca uzayan yumurta deyip bahaneyle peynir yediren Fatma Abla geliyor. Musa, Harun ve Hatice İlknur...
Her ders çalışmam lazım dediğimde ve her dosta dertleşmeye ihtiyacım olduğundan aklıma Şulem, Edim..
Karşısına geçtiğimde hiç konuşmadan derdimi sevincimi anlayan, kıyısında dinlendiğim Handan Ablam..
İki yaş sendromu olan bir kız çocuğu annesi gördüğümde aklıma Meryem Hocam..
Eksiksiz her anını kaçırmadan izliyormuş gibi dizi anlatan (henüz rastlamadım) Hafizem..
Dert ortağım, komşum Safiye Hocam..
Gamze abla yaaa diye başlayan cümleler kuran Canım Makbulem..
Sıcak, samimi, içten, anlayan, dinleyen Muzo'nun annesi Sümeyye Abla..
Aklıma her sessiz sinema geldiğinde Canım Kızım Sema, Canım Kızım Adile, Canım Kızım Ayşenur... Ah Ah...
Murat'ın güzel annesi Günay Hocam, Vefalı Canım Pervanem, çok özlediğim Canım Humay..
Cılız, sıska ama inanıyorum evlendikten sonra o da kilo alacak Ebrum:)
Daha kimler kimler...
Onlar benim parçam olmuşlar, ailem olmuşlar. Ben farkına varmadan nasılda bağlanmışım meğer. Özlüyorum bu duygunun tarifi yok kesinlikle. Dostluk kıyısında huzur bulduğum dinlendiğin senden bir parça olandır... Ben bu kıyıları çok özlüyorum...